İNÖNÜ’yü silin ama...
Türban aslında kadın tarafından taşınan bir erkek giysisidir.
Devlette Türbana yer açıldı, AKP geldi.
Geldiği andan beri yerini beğenmiyor, genişletiyor.
Sıra İsmet İnönü’yü silmeye geldi.
Bence silsinler, ama dikkatli olsunlar.
Karşı çıkanlar, “İnönü milleti aç bıraktı, ama çocukları babasız bırakmadı” diye bir argümana sarılarak
İsmet İnönü’yü savunuyorlar.
İstikrara da Hayır! Anayasasına da!
Her şey, amuda kalkarak seyrettiğimiz dünya gibi, ters döndü, zihinler de.
Oysa dünya aynı, kendimizi düzeltmeliyiz.
İstikrar “ortak çıkar”mış gibi sunuluyor ve kabul görüyor.
Dehşetli hata...
En çok sermayenin istediği bir şeydir.
Tabii sermayeden nasiplenen kesimlerin de.
CHP’ye ve HDP’ye
“Türkiye”, başarısız 15 Temmuz Darbesi sayesinde,
“Yeni Türkiye”ye geçmiş bulunmaktadır.
C.Başkanı sayın Tayyip Erdoğan’ın önermesiyle TBMM’de
“15 Temmuz Darbesi’ni Araştırma Komisyonu” kuruldu.
Sonuç SIFIR!
C.Başkanı sayın Tayyip Erdoğan yalnız bırakıldı.
Sistem-rejim tartışmaları
Anayasa değişikliği ile Türkiye rejim değiştiriyor,
başkanlık sistemine geçiyormuş.
Böyle anlaşılınca, muhalefet buna göre şekilleniyor.
Rejim değiştirilecekmiş,
Çumhuriyet’in temelleri zayıflatılacakmış,
Tek adam sistemi gelecekmiş.
Önlemeliyiz.
AKP rehindir
Bir tartışma, bir hararet ki, sorma gitsin…
Türkiye Batı’dan kopuyor mu?
Erdoğan Türkiye’nin Rotası’nı Doğu’ya yöneltiyor mu?
Medrese tartışmaları bile ciddi konular üzerineydi;
“Çıplak erkişi çölde bir incir yaprağı bulanda, önce önünü mü kapata,
yoksa arkasını mı?” sorusu daha anlamlı idi.
Amerika’yı destekleyelim
“Ulusal çıkar!”
Yoktur böyle bir şey.
Fakat binde bir de olsa başka milletlerden yansıyarak gelir üstümüze;
fakat dışarıdan geldiği için “ulusallığını” farkedemeyiz.
Şu sıra “ulusal çıkarımız!” Suriye’den geliyor.
Arapların, Kürtlerin sırtından.
Yeni Ergenekon
Rus büyükelçiyi kim öldürdü?
FETÖ!...
Nerden biliyorsun?
“Kendimden!?...”
Dediler ya, “FETÖ siyasi suikastlere başlayacak.”
Demek ki “FETÖ mavalı” sürecek.
Şeyh Bedrettin zurna çalmazdı?
Sungur Savran, Şeyh Bedrettin için övgüler döktürmüş.
Sosyal medya bu ya, “paylaşanlar” olmuş.
Konunun bu şekliyle ele alınması ayıp.
Ayıbı “paylaşmak” da ayıp olmalı.
Engels, Almanya’da köylü savaşlarını anlatırken,
“Düdinghausen kavalcısı”sından söz eder.
Yutturamıyorlar, biz yutuyoruz
C.Başkanı sayın Tayyip Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişimi yoktur aslında, bu bir Erdoğan oyunudur” diyen yerli ve yabancılara, bunlar en yüksek seviyede devlet adamı olsalar bile, haklı olarak sert tepki gösteriyor. Hatta böyle diyenleri “Fetöcü”lükle suçluyor.
15 Temmuz’a “Sahte darbe girişimi” diyenlerin başlıca dayanağı, henüz ortaya çıkarılmamış olan “siyasi ayak”tır. Bu da ister istemez spekülasyonlara yol açmaktadır. Partilerinin yarıdan biraz fazlasının “Fetöcü” oldukları söylense bile Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun “siyasi ayak” içinde olmadıkları, besbellidir. Bu nedenle zaten, “kerhen”miş gibi görünseler de, Erdoğan’a tam destek vermektedirler.
Seçilerek atanan kayyımlar
AKP Hükümeti Kürt il ve ilçelerinde belediye başkanlarını görevden almaya, yerlerine vali ve kaymakamları kayyım atamaya başladı.
Konuyu hemen sulandırdık; “atanmışlar”-“seçilmişler” tartışmasına girdik.
Bu tartışmayı, 15 Temmuz darbe girişimine adı karışan “2. Cumhuriyetçi”ler çok sever. “2. Cumhuriyetçiler”in “asıl darbeciler” olduğuna tam 15 sene önce dikkat çektiğimizi Kızılcık okurları hatırlar.
Boşverelim bu tartışmayı.